Bugüne kadar sustuk… Sağda solda yazdınız, övdünüz… Hatta kimileri kurşun atıp kurşun yedi bu diziler için. Şimdi sıra bizde. Kalemimi biledim bugün. En sevdiğim çoraplarımı giydim, annemden helallik istedim. Yazıyı okuduktan sonra hakir görecekler bizi, siz ne anlarsınız? Gidin Arka Sokaklar izleyin diyecekler. Desinler. Şehadet şerbetini içmeye geldim bugün. Süper Gazi şekli zincirledim kendimi kapıya; bekliyorum düşmanı.
Bugüne kadar Onedio’da, Ekşi Sözlük’te dizi-film önerileri okumaya alıştınız. Şimdi tüm bildiklerinizi unutun. Çünkü bu bir dizi önermeyisi. Bu listede, en fazla 10 dakika dayanabildiğim; sonra bir daha izlememek üzere kapattığım diziler hakkında ileri geri konuşacağım, atıp tutacağım. Eğer sevdiği diziler eleştirilince üzülen biri ya da Ali Aktaş’sanız; yazıyı okumayı burada bırakabilirsiniz.
1. La Casa de Papel
Bugüne kadar izlediğiniz bütün suç dizilerini unutun. Unutun çünkü; ilk kez bir suç dizisi izlemiyorsanız bu dizinin sizi etkilemesi imkansız. İşte birtakım maskeli insanlar banka soyacaklar, bir tane de çok zeki adam var her şeyi düşünüyor. Proffessor’ün zekâsına hayran kalan insanlar… Hiç mi Prison Break izlemediniz sorarım size!
Netflix’in ilk yabancı yapımlarından biri olması -dizi İspanyol yapımı- ve reklamının iyi yapılması sayesinde çok büyük bir ivme kazandı. Reklam dediğim de kendini Tokyo’ya benzeten kâhküllü kızların fotoğraflı tweetleri. Bir dizi düşünün; izleyicisinden çok kendisini Tokyo’ya benzeteni var. Tokyo demişken, dizinin karakterlinin isimlerini ülkelerin başkentlerinden aldığını biliyor muydunuz? Bunu fark ettiğimde kafayı yemiştim… Dedim oha… Neyse, zaten 2. Ve 3. Sezonunu kimse konuşmadı. Yaşandı bitti saygısızca.
2. Peaky Blinders
Yemin ederim denedim. Defalarca kez denedim. 4. Sezonda Tom Hardy geliyor dediler, dayan Erdo’m, yapabilirsin dedim. Ama kadının biri, atın üzerine kırmızı toz üfleyince ben telefonla oynamaya başlıyorum. Dört ya da beş kere aynı yerde bıraktım diziyi. Ne sıkıcı öyle ya?! Dizi, 1900’lü yılların İngiltere’sinde geçiyor. İngiliz aksanıyla konuşan bir sürü yakışıklı adam var, sigara içiyorlar sürekli. Anladığım kadarıyla bir mafya durumu var ve sigara içiyor bu mafya. Bir de işte İngiliz aksanıyla konuşuyorlar. Bir de yakışıklılar.
“Koskoca diziden bunu mu anladın?” Diyebilirsiniz. Vallahi evet, dizi koskoca. Ama ben 15 dakikadan fazla izleyemedim. 15 dakikada bu kadar anlaşılıyor.
3. F.R.I.E.N.D.S
😀
4. Breaking Bad
İkisinin de adında Break geçtiği için yıllardır Prison Break ile kıyaslanır. Forumlarda kanlı bıçaklı kavgalar çıkardı, dizimag’de yorumlarda insanlar adres vermeli kavgalara girerdi bu diziler için. Breaking Bad fanlarına sesleniyorum. N’olur kurşun atıp kurşun yemeye başlayın artık bu dizi için.
3 sezon. Tam 3 sezon maruz kaldım bu diziye. Ne zaman bırakacak olsam, birisi kolumdan bacağımdan tutup “N’olur izle bak asıl buradan sonra başlıyor dizi.” Dedi. Çoktan bırakırdım ben bu diziyi çoktan ah bu güzel kızların gözü kör olsun.
Bu dizi bir gerilim dizisi mi? Gerilmiyorum. Aksiyon dizisi mi? Heyecanlanmıyorum . Aşk dizisi mi? Hiç sanmıyorum. Sıkıcı sıkıcı adamlar, birbirlerine yalan söyledikleri için zor durumda kalıyorlar sürekli. İnanılmaz bir Aşk-ı Memnu havası var dizide. Biraz düşünün ne demek istediğimi çok iyi anlayacaksınız.
5. The Big Bang Theory
Şu zorlu günlerde, biraz da yüzüm gülmesin diyen varsa kaçırmasın bu diziyi. 90’lı yıllar Amerikan sitkomları vardı. Abartılı tipler odaya girince kahkaha efekti, sokaktaki insanların 10 sene önce yaptığı şakalar… Allah artırsın, iyi ekmek yediler. Gözümüz de yok yani. Harbiden yok yani, izlemiyoruz.
Gülse Birsel şive komedili dizi yazsa yerden yere vuracak insanlar, bu diziye kahkahalarla güldüklerini iddia ediyorlar. Bence yalan söylüyorlar. Bakın size şöyle bir iddida bulunayım:
Çok zengin bir iş adamı dese ki; “Gel kardeşim otur şöyle. Şimdi sana 12 sezon The Big Bang Theory izleteceğiz, bir kere bile gülmezsen 1 milyon dolar vereceğiz.” Samimi söylüyorum milyoner olur, hepinizi de görürdüm.