Astroloji, Yeşilçam’da cin çıkartan hocaların seviyede bi’ dine dönüşmeden bi’ tık önce çok tatlı bir koltuk bulmuştu kendine. Kimsenin başını ağrıtmadan timelineın gıdasını vermek hiç kolay iş değildi. Ama Venüs yol verdi astroloji yürümedi koştu. İkizler erkeğinin çektiği çileyle başlayan astroloji furyasında kalan 11 burç da zamanla kendine yer bulmaya başladı. Bugün çok affedersiniz terazi burcu insanı bile kendine içerik bulabiliyor sosyal medyada. Her gün binlerce tweet, on binlerce etkileşim… Instagram’da paylaşılan onlarca hikâye, web sitelerinden takip edilen burç yorumları, 3. Evler, 5. Burçlar, aplikasyonlar, astrologlar… Dijitalde inanılmaz hızlı büyüdü burç pazarı.
Tabii hızlı giden atın bokundan dinlemek lazım bir de hikâyeyi. At mı seyrek atmış, bok mu seyrek kaçmış? Hayat bundan ibarettir işte… Seçimler ve sonuçlar. Edilgen miyiz ettirgen mi? Kaderin hayatımızdaki rolü ne? Biz karar verenler miyiz, yoksa bizim yerimize verilmiş kararların sonuçlarına katlananlar mı? Bu binlerce yıllık sorunun cevabına ulaşan nesil olarak tarihe geçtik biz. Din, kader, mukadderat… İlkel zihinlerin anlam çabasıymış hayatın cilvesi dediğimiz, illüzyon sandığımız bu yazgı. Şimdi konumuza dönelim:
At çeker gider… yolu uzun ciğeri büyük. Ama bok öyle değil işte kalır orada, yüzünü gören üzerine bile basmaz. Bütün mesele budur işte. At mısın bok mu? Bir insanın, markanın, bilinci olan her şeyin… Var olmuş tek bir şey yoktur ki bundan daha önemli bir seçimi olsun.
İşte astroloji tayfa da at olacak sandık, gitti bok oldu. 50 bin yıllık tarihinde insanlık ilk kez dedi ki yok arkadaşlar çözdük bu mevzuyu, din falan öyle bize anlatıldığı gibi değil, ihtiyaç varmış bulmuşuz. Hadi çözün zincirlerimizi! Daha da kimse duramaz önümüzde, Mars’a kadar yolumuz var!
Sağda kara delik, solda kuantum… Delinin biri tutturmuş gelin peşimden hepinizi Mars’a götüreceğim diye. Tertemiz olmuş kafalar. Yaz dostum 13. Burç’unu “Boğalar bu yaşananları hiç hak etmedi” al oradan 2k fav kaç git değil mi? Tamam koskoca gezegen ileri gitmiş, geri gelmiş al timeline da senin olsun. Beşiktaş Kasımpaşa derbisinden çok konuşulsun retron da!
Ama yok… Manifesto yapacak paşam. “Gel gel para gel gel git git kötü git git.” Kafaları resetleme seviyesine dikkat edin, din yalanlanamaz bir şekilde geri döndü. Garip Yunan’ı al getir İstanbul Boğazı’na “Bak Theaphanos, sen akıllı bir adamsın. Sence bu koca boğazı bir tane inek koşa koşa toprağı yarıp oluşturmuş olabilir mi?” diyorsun, haklısın abi diyor istavroz çıkarıyor. Burçiiler öyle mi? Gidip gök biliminin alan adını kapatmışlar, gezegen falan takip ediyorlar. Garibim astronomi n’apsın? O da istemez miydi bi’ üroloji kadar değer görmek, kendine loji dedirtmek? Camide omuz omuza 2 saf çıkarmaya üşenen neslin dijital sabah namazıdır Twitter bioya yazdığı 777.
Şimdi aranızda bazı sözde özgürlük savunucuları şöyle düşünüyor olabilir: “Sanane kardeşim, ne zararı var sana? Bırak yazsın ne istiyorsa. Takip etsin istediği gezegeni de burcu da evi de!” İşte o zaman derim ki: “Orda bir duruveecen hemşerim!” Bakın altını çizmek isterim, her geri dönüş Euro 2008 Çek Cumhuriyeti maçına benzemez. Kur tul duk der ken yeni bir isimle eski bir dinin geri dönmesi kimseye fayda sağlamaz.
Zamanında Starbucks’ta bir kahve 12 lirayken de söyledim. Kabullenmeyin dedim, sana ne kardeşim akşama kadar oturup wifiye bağlanıyoruz dediniz. Şimdi iki Cool lime alıyorsunuz 250 ruble. Yahu el insaf… Dostoyevski 5 ruble parası yok diye 500 sayfa elinde baltayla gezdirdi Raskol’ü ayıptır be!
Herkesin elinde Xiaomi, Oppo telefon var. Bir story çekiyorlar 4 tane kamera var cihazda. x8k 750 fps. Hadi git izle Starbucks wifinle? Zor değil mi? İşte yılanın başına vurmazsan küçükken çok farklı yerlere gidiyor mevzu.
Gelin bir olalım, birlik olalım. Kim varsa etrafımızda manifesto peşinde koşan, biosunda 777 yazan bu şeytanın takipçisidir diye Cimer’e şikâyet edelim. Yeni bir dinin daha peydah olmasına izin vermeyelim bu topraklarda, geri dönmesin karanlıklar.
