Close Up Ekseninde Belgesel-Film Konseptine Bir Bakış

Belgesel-Film Nedir?

Belgesel-film kavramı, estetiğe ulaşma çabasını, kurguyu ve bir belge olma niteliğini aynı anda taşır. Belgesel film, niteliği bakımından özel bir tür olarak değerlendirilebilir. Çünkü belgesel, diğer film türlerinden farklı olarak, gerçek konulara yakınlığının yanı sıra, aynı anda objektif bakış açısını ve sanatsal kaygıyı gerektirir.

John Grierson’un tüm dünyada oldukça kabul gören, belgesel sinema tanımı “the creative treatment of actuality” şeklindedir. Türkçesi ile “gerçeğin yaratıcı bir biçimde işlenmesi-yorumlanması”.

Close Up Filmi Kısa Özeti:

Close-up filminde; Sabzian adında bir sinema tutkunu, otobüste Makhmalbaf adlı ünlü yönetmenin kitabını okurken bir kadınla karşılaşır. Kadının kitabı fark etmesiyle aralarında bir sohbet başlar. Kadın; oğullarının bu yönetmeni çok sevdiğini, kitabı edinmek istediğini söyler ve Sabzian’a kitabı nerden aldığını sorar. Sabzian, oğullarının bu filme(Bisikletçi) ve yönetmene olan sevgileriyle açıkça ilgilenir ve kadına bazı sorular sorar. Kaç kere izlediniz, hangi oğlun daha çok sevdi, izlerken çok soru sordu mu, gibi. Ardından kadına kitabı yazanın kendisi olduğunu söyler, kendini yönetmen Makhmalbaf olarak tanıtır ve daha sonra bu ailenin evinde konaklayacağı, gelecek film projelerinden söz edeceği bir iletişim başlar aralarında.

Closeup filmi inceleme close up

Aileyle(Ahankhah’lar) zaman geçirirken büyük oğlunu filminde oynatacağını, filmi evlerinde çekeceğini söyler ve aileden para alır. Sonunda aile durumu fark eder, dolandırıcılık ve dolandırmaya teşebbüs suçlarıyla itham edilen Sabzian’ın yakalanmasıyla olay bir dergide yayınlanır. Olayı duyan Kiyarüstemi Close-up’ı çekmek üzere Sabzianla tanışır ve buradan sonraki olayları kamerasıyla kaydetmekle birlikte geriye dönük her şeyi yeniden canlandırırlar, ve herkes ‘kendini’ oynar.

Belgesel-Film Kavramı Düşündüğümüz Kadar Nesnel Mi?

Belgesel-film objektif kalma çabasına karşılık yine de yaratıcısının dünya görüşünü içerir. Olayları değerlendirme biçimimiz belki de tüm birikimimiz(hafızamız ve bildiğimizi düşündüğümüz her şey) ile ve ayrıca olayla tanışma şeklimizle de alakalıdır.

Closeup filmi inceleme close up

Sinema’da kurgunun bu denli önemli olmasının sebebi de budur. Montaj yapılana kadar birçok sahne, bir video arşivi olarak tanımlayabileceğimiz bütünsüz arşiv, mevcut aksiyonlardan bir ‘ünite’ yaratılması ve bütünlüğün sağlanmasıyla bir filme dönüşür. Bir sahnenin veya imgenin izleyicide yarattığı duygu bir saniye önceki sahne ile de alakalıdır.

Bu anlamda, kurgu içermesiyle belgesel-film gerçekliğe yakın dursa da algılayışımızı şekillendireceğinden özneldir de. Çünkü olayları gerçek hayattaki rastlantısallığıyla izlemeyiz.

‘Var Olanın Kaydı’ndan Daha Fazlası

Dergi muhabirinin Sabzian’ı yakalamak üzere yola çıkmasıyla başlayan film olaylar arasında sırasız bir kolajla devam eder. Bu durum algılayışımızı etkileyecektir çünkü ilk yaşanan otobüs sahnesini izlerken artık Sabzian’ı tanırız, onun sinema tutkusu, işsiz oluşu, evinde onu bekleyen bir çocuğunun oluşu bilgileri bize verilmiştir, yönetmen bu sahneyi böyle izlememizi ister. Yani aslında algımız yönlendirilmiştir.

Closeup filmi inceleme close up

Kiyarüstemi’nin dergide okuyunca heyecanlandığı ve kaydetmek, bir film yaratmak istediği bu olay, diğer insanlar için neden ilgisini çektiğini anlamayacakları kadar değersizdir. Çünkü aynı bir filmdeki gibi insanları da sahip olduğumuz verilerle değerlendiririz. Sabzian’ı anlayabilmek için onun sinema tutkusunu paylaşmak gerekir.

Sabzian’ın Ahankhah ailesinden para alması aslında onu bir dolandırıcı yapan ayırıcı bir unsurken, Kiyarüstemi yeniden-canlandırmalarda böyle bir sahne çekmemiştir. O esnada kaydedilen duruşma görüntülerinde Sabzian’a ısrarla sorulan soru “Para aldın mı?”dır ve Sabzian bunu onaylar, fakat filmde bu detaya duruşmada kaydedildiği kadarıyla yer verilir. Bunun amacı belki de yönlendirmek değil, olayın bu kısmının soru işareti olarak kalmasına müsaade etmekti. Sabzian’ın nasıl para istediğini, nasıl aldığını izleseydik bu da bir yeniden canlandırma olacaktı ama olay karşısında tavrımızı belirlemeye yetecekti.

Belgesel-Film Üretme Tarzı Olarak: Cinema-Verite (Sinema Gerçek)

Closeup filmi inceleme close up

Filmin adı, ve filme bu adı veren duruşma sahnesi, Jean Rouch’un tanımlamış olduğu belgesel yapma tarzı olan Cinema-Verite’ye bir atıf gibidir.

Yapımcı duruşmadan önce Sabzian’a kameraları açıklar. Duruşmayı ve diğer insanları kaydeden kameraların yanında bir kamera ‘yakın plan’da sürekli Sabzian’ı izleyecektir. Sabzian’ın doğal tepkisi olan “onlar ‘benim seyircilerim’ olacak.” cümlesi durumu özetler. Bu sahne ‘var olanın kaydı’ olmakla birlikte, ‘var olan’ kişi kameraların farkındadır, izlendiğini bilir, izleyen kişi de; karakterin izlendiğinin farkında olduğunun bilincindedir. Karakter- izleyici- ve kamera arasında dinamik bir ilişki vardır.

Closeup filmi inceleme close up

Sinema-Gerçek, “ansızın yakalanmış” parçalardan oluşmaktadır. Filmin sonunda, motosiklet üzerinde Ahankhah’larla görüşmeye gitmek üzere beraber yolculuk eden Makhmalbaf ile Sabzian’ın takip ettiğimiz görüntüsü, ‘ansızın yakalanmış’ olandaki estetiği, bozulan ses ekipmanlarına rağmen tam anlamıyla karşılayacaktır.

Fransız sinema kuramcısı Marcel Martin’e göre Cinema-Verite’nin temel öğeleri şunlardır: Alıcı olaylara açıkça katılır. Konuyla, hatta seyirciyle kamera arasında ilişki vardır. Doğaçlamalara ve beklenmedik olaylara geniş yer verilir. Gerektiğinde, geçip gitmiş ve belli sebeplerden filme alınmamış olaylar yeniden kurulur/düzenlenir ve filme alınır. Eser sahipleri, amaç olarak, herhangi bir “hikaye anlatmaya” kalkmazlar. Hayatın akışından seçilen ve önemli görülen parçalar, olayların gerek kuvvetli gerekse cılız belirtileri, filme alınarak, bir araya getirilir. Aydınlatma, makyaj ve tekrar çekimler kullanılmaz. Profesyonel oyunculardan kaçınılır. Kişiler kendilerini canlandırırlar.

Closeup filmi inceleme close up

‘Gerçek’ olanı yakalamaya yönelik bu çaba, gerçekliğe bir tür hakarettir de aslında. Ahankhah’ların büyük oğlunun duruşmada Sabzian’ın söylediklerine tepkisi, “Şu an da rol yapıyormuş gibi geliyor. Başta Makhmalbaf’ı oynuyordu, şimdi de duygusal birini oynuyor.” şeklinde olur. İzleyici de gerçek olanla olmayanı ayırt etmekte zorlanmaya başlar. Her karakterin kendini canlandırıyor oluşu, kameraların farkında olma durumu bizi hayatın içindeki gerçekliğe yaklaştırırken, hayatın içindeki bu gerçekliğe ne kadar güvenebileceğimizi sorgulatmaya başlar.

Duruşmanın sonuna çıkagelen Makhmalbaf, ağlamaya başlayan Sabzian’ı teselli edip ona “Sabzian mı olmak istersin, Makhmalbaf mı?” diye sorarken ve onu anladığını gösterircesine kucaklarken kendisi ne kadar Makhmalbaf’tı? İşte Kiyarüstemi bu film ile belgesel, kurgu ve yaşam arasındaki tanımlanamayan bu alanı yakalamaya çalışır.

Total
0
Shares
Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Previous Post

777 Otopark Dergi Manifest

Next Post

Dizi Önermeyisi #1

Related Posts